Mesaj-Tahtası Ali Yüksel

Tüm Mesajlar

Ali Yüksel

Küçük DEV ADAM

Sevgili Zeki CİNER"le 12 eylül karanlığında istanbulun en kalabalık yeri olan Osmanbey de yürürken karşılaşmıştık. Üzerinde kahverengi paltosu vardı hala... ve o meşhur şapkasını taşımıyordu. Merhabalaştık ve ayak üstü konuştuğumuz o gün aranıyordu ve bunu bize açıklarken dik başıyla türkiyenin siyasal konjoktürünün ışığında (yiğit lakabıyla anılırmış) diğer adıyla Quda Zeki koskocamandı. O kadar büyüktüki yüreği o bedene nasıl sığmıştı. Sevgili Zeki seni erken kaybettik... üzgünüz...
Ali Yüksel

Başsağlığı

ŞAVŞAT (CARAT) KÖPRÜYAKA KÖYÜNDEN EMEKLİ ÖĞRETMEN RIZA ALTUN 29-KASIM-2007 TARİHİNDE ERZURUMDA TEDAVİ GÖRÜRKEN HAKKIN RAHMETİNE KAVUŞMUŞ VE 30-KASIM-2007 GÜNÜ TOPRAĞA VERİLMİŞTİR. YAKINLARINA VE DOSTLARINA SABIR DİLİYORUZ.
Ali Yüksel

Vefa Duygusu İçin savsat.com a Teşekkür Ediyorum

Ali Yüksel - 18 Ağustos 2007 - Genel Mesajlar
Ölümünün bugün 134. günü ve ben her siteye girişimde köşki de Ayşenur Şahan ismini gördüğümde Ayşenur’u yaşatan Emin Karaosmanoğlunu büyük bir saygı ile karşılıyorum. Emin KARAOSMANOĞLU, Nazım Amcanın hastanede yattığı zaman Ayşenur’u arayıp "nasıl yardımcı olabilirim" diye sormuşsun. Bunu bana anlattığında inan çok mutluydu. Aramandan ve yapabileceklerinden dolayı büyük bir mutluluk içindeydi. Ve yine Ayşenur’un büyük bir hazla ismini söylediği "Emin Ağabeyi" sitede sürekli adının görünmesini sağlayarak unutturmamak adına inadına "Dünyanın en güzel, en sıcak, riyasız Ayşenur" unu yaşatmaya devam ediyor. 2006 yılında gerçekleşen Harfana da tanıştığında Emin Ağabeyi hakkında iyi bir izlenimle başlayan kardeşlik şimdi Kocasinan Mezarlığında çoktan çürümeye başlamış olan Ayşenur’un bedenine rağmen Şavşatlıları buluşturan bu sitede varlığını en kuvvetli biçimiyle sürdürüyor. Emin Ağabeyi sağolsun varolsun.

Şimdi inanın bu an yaşadığınız duyguları Ayşenur hissediyordur. Anlamak en zor olan şeydir. Oysa yargılamak çok kolaydır. Kendi pencerenizden gördüğünüzle bir insanı değerlendirebilirsiniz. Ayşenur’u da giyimi kuşamı ve inancıyla yargılayanlar olmuş olabilir. Ama onu yakından tanıma olanağı bulanlar bilir ki yüreği tertemiz ve namuslu,sevgi doluydu. Başkalarının haklarına her zaman saygılı ve düşüncelerine katılmadıklarınada hoş görülüydü. Ama en önemli erdemi ise insanlara verdiği değer ve insanın bir başka insan tarafından haksızlığa uğratılmasına gönlünün asla razı olmayacağıydı.

KOSKOCA AYŞENUR’u burada bir kaç cümle ile anlatmak çok zor. Ama kendisi 12 yaşında iken kaybettiği Annesi nedeniyle duyduğu acıyı aşabilmek için kendi kendisiyle verdiği mücadelede sıkıntıya düşen psikolojisi nedeniyle aklı ona Annesinin onu cennette bekleyeceği inancını öğütlemişti. Ayşenur buna inandı ve bu inancını pekiştiren dini bilgilere de en güçlü bir şekilde sarıldı. Ayşenur çok zeki bir insandı. Babası Nazım Amcanın evde sessiz bir şekilde konuşmadan saatlerce oturması ile Gabriel Garcia Marquez’in "Yüzyıllık Yalnızlık"Romanında ki yaşlı Jo ve Oerlianoların gömüldükleri sessizlikler arasındaki benzerliği gözlemlemiş ve bunu benimle paylaştığında derin bir hüzün içine girmişti.

33 yaşında idi. Evlilik elbette Ayşenur’unda düşündüğü ve istediği şeydi. Ama asla sıradan biri ile olmamalıydı ve bu nedenle zekasının algılandığı ve iletişim sorunu yaşamayacağı bir insanı bekledi hep. İnsanların bedenlerinin deformasyona açık birer taşıyıcı olduğunu aslolanın ise o bedenin içinde bulunan gizemli insan ruhu olduğuna inandı ve bu nedenle asla biçime takılıp kalmadı. Ama maalesef tüketim toplumu haline gelmiş, insanların metalaştığı mevcut sistemde bozulmamış insan ruhunu bulmak kolay değildi. Onu bulamadı belki ama hep yanında olduğu ve asla yüzünü kara çıkarmayı düşünmediği babası nazım ŞAHAN ile birlikte deforme olmak üzere beraber konulduğu mezarındaki bedenine karşılık bugün her gün daha bir fazla yücelen insanlığıyla KALBİMİZDE GÖNLÜMÜZDE YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR. KENDİSİNİ UNUTTURMADAN VE DAHA ÇOK ANIMSATARAK.

YAŞADIĞIMIZ SÜRECE SENİ UNUTMAYACAĞIZ VE BİZ YAŞADIKÇA SENDE YAŞAYACAKSIN AYŞENUR...

19/08/2007 Ali YÜKSEL
Ali Yüksel

Samcel

Ali Yüksel - 12 Aralık 2005 - Genel Mesajlar

Cumhuriyetle birlikte adı türkçeleştirilerek Armutlu Mahallesi olarak adlandırılan Samcel ilk olarak Soporo, Çartulet ve Kötetiris ile tek muhtarlık altında toplanmış bir köyün merkeze yakın mahallesidir.

Daha sonra merkeze bağlı bir mahalleye dönüştürülen Samcelin Kadırlar, İzigil, Gorgotlar, Hocagil, Dairler, Dafterler, Potoro ve Bakusa adlı sekiz ayrı yerleşimlerden oluştuğunu biliyoruz. Ayrıca Soporo ve Kötetirisle akrabalık ilişkileri yoğun olan ailelerin sayısı oldukça fazladır. Hele en eski ve köklü aileleri incelediğimizde bu iki köyde akrabaları bulunduğunu biliyoruz.
Dışarıya yoğun göç veren ama aynı zamanda merkeze yakınlığı nedeniyle cumhuriyetle birlikte uzak köylerden göçte almış bir yer Samcel. Hangi insana sorsanız kendisini Türk olarak tanımlasada ırksal olarak kafkasya kökenli gürcü kollarından asimile edilmiş olduklarını sorgulamamaktadırlar. Yinede yer isimleri olarak eski gürcüce ve ermenice adlar nedeniyle burada gürcülerin ve ermenilerin yaşadığını her insan bilmektedir. Yerel halk dilinde hala çayır, mera ve muhit muhit ermenice ve gürcüce adlar kullanılmaktadır.

Samcel adıda gürcü kökenli bir sözcüktür. Sami gürcüce üç sayısını, cel ise kızakların kollarını bağlamakta kullanılan ve ağaç dalından bükülerek elde edilen ip anlamına gelmektedir. Halk Armutlu mahallesi kavramını resmi kurumlar için kullansada nerelisin sorulduğunda tereddütsüz Samcelliyim demektedir. Ayrıca Bakusa Ermeni köklü bir sözcük olup bu muhitte 1910-15 li yıllarda ermeni ailelerin oturduğu bilinmektedir. Ermenilerin mülkleri Cumhuriyetten sonra (ki bu tapuların tarihleri genelde 1930-1936 tarihlidir.) devlet tarafından Cumhuriyete bağlılık içinde olan asker kökenli yada bey soylular başta olmak üzere diğer etnik topluluklardan ailelere tapu karşılığı dağıtılmıştır.

Merkez ilçeye bağlı mahalle muhtarlığı olan Samcel de halen il yolu dışında mahalle yolları stabilize ve bakımsızdır. Çok yoğun bir orman örtüsüyle kuzeyi, batısı ve güneyi çevrili olan Samcel doğal güzelliğiyle cazip bir mahalle olup yol dışında içme suyu, telefon, elektrik ve sulama suyu olanaklarına sahiptir. Mahalle halkı ağırlıkla hayvancılık yaparak geçimini temin etmektedir. Tarımda yine son zamanlarda hayvancılığa endeksli duruma gelmiş tarla tarımı yerine bahçe tarımı yapılarak geniş tarlalar hayvan yemi sağlayan otlak ve çayırlara dönüştürülmüştür.

Oldukça zengin meyve çeşitlerine rağmen meyvecilik de modern anlamda yapılamamaktadır. Halkın geçimine katkısı olan tek meyve cevizdir.

Herşeye rağmen Samcelliler burada yaşamanın zorluklarını çok iyi bilmektedirler ve çok çalışarak ayakta kalmayı becerebilmektedirler. Diğer köyler dışarıya daha yoğun göç vermelerine karşılık köy olmanın (ormandan yakacak temin olanağı vs. vs. )avantajlarından yararlanırken

Samcelliler bundan mahrum da olsa yarı köy yarı kent olmanın getirdiği zorluklara katlanarak yaşamlarını sürdürmektedirler.

İşsizlik genç nüfusun en büyük problemidir ve gençler için sadece iki seçenek vardır: Ya ataları gibi zorlukları yaşayarak hayatlarını sürdürecekler ya da okuyup büyük kentlerde umutla yeni bir hayat kurmanın yollarını arayacaklar. Ellisini aşmışlar içinse buranın kendi mezarlıklarının olacağı bir mahalle olması kaçınılmaz son.

Yani anlayacağınız Samcel’de yaşamak zor ve devlet Samcel için hiç bir şey yapmıyor...

Ali Yüksel