Mesaj-Tahtası Ferhan Demiral

Tüm Mesajlar

Ferhan Demiral

Sevgili ANNECİĞİM

Ferhan Demiral - 23 Eylül 2007 - Genel Mesajlar
Ben 6 yaşındaydım. Yıl 1971 sıcak bir mayıs günü, ağabeyim Zeki Ablalarım Hüsniye ve Hüsnüfer ve Babam Artvin Devlet Hastanesinden gelecek iyi haberi sabırsızlıkla bekliyordular. Bana gelince benim hiç bir şeyden haberim yoktu. Oyun oynamakla meşgüldüm. Dünyanın en iyi insanının ölüm-kalım savaşı verdiğinden haberim bile yoktu. Hamile olduğundan ve durumu kiritik olduğundan apar topar Hisabali Dayım araba tutarak Artvine Hastaneye yetiştirmişti. Bizlere bakmak için Babam gidememişti. Daha önce sopa yiyen yorgun bedeni ameliyata dayanabilecekmiydi....!
Her şey yolunda gidiyordu. Ablam Hemşirelik Okulunu kazanmış, bizimde her ne şartta olursak okumamız için Babamı devamlı ikna ediyordu. 7 yıl Annemin çocuğu olmamış, yedi yıldan sonra 2 erkek ve 2 kız olmak üzere aileye 4 kişi eklenmiş, babam çocuklarını çok sever bizim ağlamamıza hiç dayanamazdı, rahmetlik Annemde öyle imiş. Çok iyilik sever elindekini herkesle paylaşır, yerde gezen karıncayı dahi incitmemek için gerekli hassasiyeti gösterirmiş. Günler akıp giderken bizim çayırı komşunun çocuğu otardığı malları sokarak, babamın karşı çıkmasına rağmen otarmaya devam eder ve babam elindeki çubuğu komşunun torununa vurur. Ne olursa bundan sonra olur. Haber Dedesine ulaştırılır, Dedesi sopayı alarak, babamın olduğu yere yönelir. Ajans olan kadının biride Eli sopalı komşunun babamla kavga etmeye gittiğini Anneme ulaştırır. Annemin eli ayağı titremektedir. "Ben hemen yola çıkmalıyım der Adama haber vereyim o bölgeden uzaklaşsın, beladan sakınsın yoksa kavgaya tutuşurlarsa şeytan şaşırtır, belindeki hançeri hasımına saplar işe düşeriz " diyerek hızlı adımlarla ormanın olduğu yerde olan arazimize doğru yol alır. Aksilik ya yolun tam kesiştiği noktada Annem hasmımız ile karşilaşır. Hasmımız durumu anlar; "demekki kocana haber vermeye gidiyorsun seni gidi beni bilmez, şimdi görürsün gününü" der
Hırsını karağaç değneğini defalarca iyilik timsali, yerdeki karıncayı incitmeyen biricik ANNEME
kinini kusarcasına hızla vurmaya başlar. Annemin narin vucudu ağır darbelere dayanamaz bayılarak yere yığılır. O halde annemi bırakan hasmımız evin yolunu tutar. Artık siniri geçmiş ve rahatlamıştır. Annemin cansız baygın halde yatan durumunu gören mahalleli komşular Annemi eve getirirler. Annem bu kadar sopa yemesine rağmen hiç bağırmaz, çünkü bağırsa az ileride olan babam gelip olaya müdahele edecek onun için az işten çok iş çıkmasın diye sevgili Annem bilinçli olarak sabreder.
Eve gelen Anneme kan tutmuş diye bal içirilir. pekmez yedirilir. O zaman araba olmadığından hemen doktora götüremezler babam meşeliye dayımlara giderek dayımdan atı alır. iyileşmediği için Şavşat’a Hastaneye götürür.
Doktor Annemi muayene ettikten sonra Babama "hangi vijdansız bu hale koydu bu kadını der. yoksa senmi dövdün "Babam annemin karşı çıkmasına rağmen gerçeği söyler. Doktor" bir hafta geçmesine rağmen 15 gün rapor veriyorum, mahkemelerde süründürün seni döveni bu hale koyanı mutlaka mahkeme hapis cezası verir "der. Annem Doktora yalvarmaya başlar "Elin ayağın öpeyim hakim bey, olan oldu bana ne derler Güllizar Hanım falan kişiyi hapse attırmış. Ben onu Alemlerin Rabbi olan Yüce ALLAH’a havale ediyorum" der ve Doktorun rapor vermesine mani olur. Babamda Anneme neden davacı olmadın diye kızar.
Anneme verilen ilaçlar biraz toparlanmasına neden olur. Ancak bacaklarına vuran felç annemin sürünerek yürümesine neden olur.
İşte bu olaylardan sonra hamile olan annemi Artvinden özel Ambulans istenerek Artvin Devlet Hastanesine kaldırırlar ve sezeryanla bebekleri ölü olarak alırlar. Annemide yoğun bakıma koyarlar. Ağabeyim ve Ablalarım ile Babam Annemin sağ selamet gelmesi için devamlı duayı eksik etmezler, ben çocuk olduğum için birşeyin farkında değildim.
Aradan bir hafta geçmeden kara haber geldi. Biricik Annem Dayımın ve Hanımının Hastanede bakıp ilgilenmesine rağmen Artvin Devlet Hastanesinde yoğun bakımdan çıktıktan sonra hayata gözlerini yummuştu. 4 yetim bırakarak. Ertesi günü gelen cenaze mahalleyi matem havasına bürümüştü. Sevgili Annemi duyan ekmeğini yiyip, suyunu içen içmayan herkes akın akın cenaze evine gelmişti. Avluya konulan Annemin cenazesinden haberim yok ben uyun oynamaya devam ediyordum. Ağlayan ablalarım için
Babama"Ablalarımın neden ağladıklarını soruyordum.
Meğer İnsan Anneden yetim kalırmış, çektiğimiz sıkıntılar, bana ciltlerce roman yazdıracak mahiyettedir. Ablam çok şükür hemşire oldu. bize rehber olarak bizimde zor şartlarlada olsa hepimizin okumasına ve bir yerlere gelmesine Allah’ın izniyle vesile oldu. 12 Eylül 1981 karışık dönemde Şavşat Lisesini bitirmem ve çok istememe rağman Üniversiteyi 1 puanla kazanamam azim ve gayretim neticesi Liseyi bitirdikten 18 yıl sonra hayalini kurduğum Üniversiteyi bitirmem beni çok mutlu etmişti.
Neden insanlar nefsine yenilerek birbirleriyle dost olacak yerde düşman olurlar. Bu Dünya çok geniş değilmidir. hepimize yetmezmi. Mülkte bizim değildir. Şimdiye kadar kimler geldi, kimler geçti, Değermi ocaklar yıkmaya, Allahın mülkü olan Dünyayı Allahın kullarına dar etmeye, yazımı şu sözle bitirip, beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim. "Malda yalan mülkte yalan gel birazda sen oyalan"
ANNEME

Kader göstermiyor, nurlu yüzünü,
Kelimelerle anlatamam, özünü
Her an hatırlarım, dostluk sözünü
Rüyalarımda görün, ne olur ANAM

Ferhan DEMİRAL