Mesaj-Tahtası Uğur Gümüş
Tüm Mesajlar
Zaman
Farz edin ki,her sabah hesabınıza 86.400 usd-kredi veren bir bankanız var; ama bir günden diğerine hiç bakiye devretmiyor. Tutarı ne olursa olsun kullanamadığınız bakiye miktarı her akşam iptal ediliyor. Böyle bir durumda ne yapardınız? Tabi ki son kuruşuna kadar çekerdiniz!!! Aslında hepimizin böyle bir bankası var. Adı zaman. Her sabah hesabınıza 86.400 saniye kredi veriliyor. Her akşam ise iyi şeylere yatırım yapamadığınız kısmını silip hesabınıza zarar kaydediyor hiç devretmiyor. Kredi miktarından bir kuruş kullandırmıyor. Her gün size yeni bi hesap açılıyor. Her akşam günün bakiyesini yakıyor eğer günlük depozitolarınızı kullanmadıysanız,bu zarar sizindir. Geriye dönüş yok. Yarından avans çekmek yok. Bugünü bugünkü depozitonuzla yaşamalısınız. Ona yatırım yapınki size sağlık, mutluluk, başarı olarak geri dönsün zaman akıp gidiyor gününüzü gün etmeye bakın.. Bir seneninkıymetini anlayabilmek için sınıfta kalan bir öğrenciye sorun. Bir ayın kıymetini anlayabilmek için,prematüre bir bebeği dünyaya getiren anneye sorun. Bir haftanın kıymetini anlayabilmek için,haftalık derginin editörüne sorun. Bir dakikanın kıymetini anlayabilmek için,treni henüz kaçırmış birine sorun. Bir saniyenin kıymetini anlayabilmek için,bir kazayı kıl payı atlatmış birine sorun. Bir milisaniyenin kıymetini anlayabilmek için,olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan sporcuya sorun. Sahip olduğunuz her anı değerlendirin daha fazla değer verin; onu çok özel biriyle, zamanınızı harcamaya değecek güzelliklerle paylaşınız. Şunu unutmayın ki zaman hiç kimseyi beklemez. Dün artık mazi oldu, yarın ise muamma. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır!!!
Farkında Olmalı
Farkında Olmalı
Farkında olmalı insan... Kendisinin, hayatın olayların, gidişatın farkında olmalı. Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen...
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını
fark etmeli.
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını
ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda
kalacağını
fark etmeli.
Şu çok geniş görünen dünyanın, ahrete nispetle anne karnı gibi
olduğunu
fark etmeli.
Henüz bebekken "Dünya benim!" dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı
olduğunu, ölürken de aynı avuçların "her şeyi bırakıp gidiyorum işte!"
dercesine apaçık kaldığını
fark etmeli.
Ve kefenin cebinin bulunmadığını
fark etmeli.
Baskın yeteneğini fark etmeli sonra.
Azraillin her an sürpriz yapabileceğini,
nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan
ve ölmeden evvel ölebilmeli. ?
Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte
ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini
fark etmeli.
Eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en güzeli) olduğunu
fark etmeli.
ve ona göre yaşamalı.
Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yanı başındaki gülü
fark etmeli.
Evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde
çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını
fark etmeli.
Eşine "seni çok seviyorum!" demenin mutluluk yolundaki müthiş
gücünü
fark etmeli.
Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini
ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç
olduğunu
fark etmeli.
Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek
kırıntılarını yemekte gizlendiğini
fark etmeli.
Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını
60-70 yıl sonra sigara yüzünden Azrail’e soba borusu gibi teslim
etmenin emanete hıyanet sayılacağını
fark etmeli.
63 yıllık ömründe hiç karnı doymayan bir peygamber’in ümmeti
olarak aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini
fark etmeli.
fark etmeli.
Ömür dediğin üç gündür,
dün geldi geçti yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür,o da bugündür
Neyi Nasıl Söylemeli
İNSANLAR NE DUYMAK İSTER?... VE NEYİ , NASILSÖYLEMEK…!
Padişah bir gece düşünde tüm dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görür. Sıkıntı içinde uyanır. Vezirini çağırıp, sarayın rüya tabircisinin (yorumcusunun) hemen huzuruna getirilmesini buyurur. Uyku sersemi tabirci başı yanına gelince, Padişah düşünü anlatıp sorar:
"Tabirci başı bu rüya hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir, hele bir söyle."
Tabirci başı biraz düşünür, sonra utana sıkıla, "Şerdir, Padişahım," der. "Ne yazık ki, tüm yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ölüp, sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz."
Bir an sessizlik olur, ardından Padişah kükrer : "Tez atın şunu zindana, felaket habercisi olmak neymiş öğrensin!" Tabirci başı yaka paça götürülüp, zindana atılır.
Padişah bir başka tabircinin bulunmasını emreder.
Huzura getirilen ikinci tabirciye de rüyasını anlatıp sorar, "hayır mıdır, şer- midir?" der.
İkinci tabirci daha önceki tabircinin başına gelenleri duyduğu için uzun uzun ve korku dolu gözlerle düşünür. Birden gözleri gülümser ve yüzü aydınlanarak cevap verir;
"Hayırdır, Padişahım!" der. "Bu rüya tüm yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınızı gösterir. Daha nice seneler boyu ülkenizi yönetebileceksiniz."
Padişah ağzı kulaklarında buyurur :"Bu tabirciye iki kese altın verin!"
Başından sonuna durumu izlemiş olan vezir çıkarken, tabirciye sorar:
"Aslında sen de, tabirci başı da ayni şeyi söylediniz. Neden onu cezalandırdı da seni ödüllendirdi?"
Tabirci güler. "Elbette ayni şeyi söyledik, ama NE SÖYLEDİĞİNİZ kadar, NASIL SÖYLEDİĞİNİZ de çok önemlidir
Bayram
Tüm musluman aleminin kurban bayramını kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim.
UGUR GÜMÜŞ
Sessizlik Cinayettir Bazen...
Belki ellerine kan bulaşmaz; belki gözlerini yumar, kulaklarını tıkarsın; çığlıklar parçalanır duvarlarında...
Kafanı çevirirsin yardim nidalarına ya da elvedalara...
Hiçbir şey değişsin istemezsin; yolunu tutmuş, yükünü almışsındır; paylaşmayı bilmezsin...
Kimsenin yerine koyamazsın kendini; ne anlamaya, ne anlamlandırmaya çalışmazsın bir şeyleri...
Sevgiden, aşktan, dostluktan gem vurup, ortak olmazsın sorunlarıma...
Her adım atışında çekersin kendini geri; konuş! derim, susarsın...
Ya düşüncelerin yoktur kendine ait, ya korkarsın düşündüklerini söylemekten...
Gerçekten var mısın, ihtiyacım olduğunda ortalıkta görünmezken...
Nasıl inanırım sana; haklıya, haklı, haksıza, haksız diyemezken...
Sessizlikte boğulurken sesim; ancak fısıldayarak söyleyebiliyorum: sessizlik cinayettir!
Gidene gitme diyemeyenin, gelene hoş geldini ne kadar anlamlıdır bilemiyorum.
Benim gibi konuşmayıp, benim gibi yazmayandan uzak durursam; nereye götürür beni bu tekdüzelik!
Arada bir saçmala! desin biri, ölçüp biçeyim, düşüneyim üstünde; onun kadar sert, onun kadar umursamaz olmayayım; içim rahat olsun, yanılıyorsun derken ve gülümseyeyim.
Dikkatli oldugumdan dikkat isterim doğru; kaçınırim kötü söz söylemekten; anlamadan itham etmek istemem; tahammül gösteremem yargısız infazlara; her duyguma bir cümle bağlayabilirim istersem; ama öfkelenmeden yazamam, yazamam yazmasına da sövemem de kimseye...
Sessizlik izin verir karşındakine, seni dilediğince yorumlaması için...
Ve bazen, en fazla bağıranla, hiç sesi çıkmayanı ayıramam birbirinden...
Ve merak ederim: Ne saklıyorlar benden?
Belki gözlem yapıyorlar, belki veri topluyorlar; herkes bağırırken susmak, erdem sayılır belki; ya sessiz çoğunluğun bir parçası olmak?
Ben ağlarken gülüyorsan anlayış gösterebilirim; ben ağlarken ağlıyorsan dostum diyebilirim, ben kalırken gidiyorsan korkak sanabilirim; ben severken itiyorsan, vazgeçebilirim senden ve ben sorarken susuyorsan, katlim vaciptir demektir; ölebilirim!
Sessizlik cinayet işler bazen; ne bir tanık, ne bir kanıt bırakmaz arkasında; bazen bizim gibi sessiz, bazen tırnaklarını toprağa geçirerek, hayatımızdan çıkıp gider insanlar; bazen anlamamanın, bazen anlaşılmamanın acısını duyarlar.
Ve fark etseler de, etmeseler de, kimse güvende değildir artık; oysa, güvende olmak için tercih edilir susmak!
Ve vicdanımızın tek düşü olur; deliksiz uyumak! uyumak istiyorum ...
Foto Galerisi
Güven bey burası koy foto galerisi aile fotosu eklemeyin demiş ama bence yanlıs tum sulesliler kendi ve aile fotoraflarını eklesinlerki gurbet elde unutmaya yuz tuttugumuz kişilerin yuzlerini bi nebze hatırlamaya calısalım koy biyere gıtmıyo insanlar hızla buyuyo ve degişiyo insanların aynı koyden aynı mahalleden olup birbirlerini tanimamasından daha kotu bişey oldugunu dusunmuyorum. saygılar...