Verxunal Mesaj Tahtası

Tüm Mesajlar

Toplam : 229 - Görüntülenen: 20
Murat Şahin

Sağol Turgay abi

Murat Şahin - 19 Eylül 2006 - Genel Mesajlar

sağol turgay abi. daha resim koyacam. bu arada geçmiş olsun araba çalınmış. m.sahin08@hotmail.com

 

Turgay Dursun

Mucahit Ben

Turgay Dursun - 12 Eylül 2006 - Genel Mesajlar
MUCAHİT BEN TURGAY ABİN GÜZEL RESİMLER EKLEMİŞSİN DEVAM ET EVDEKİLERE SELAM SÖYLE TURGAY DURSUN 12-09-2006
Soner Özen

Rahmi beye teşekkür ediyorum

Soner Özen - 30 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar

Bende son resmi gönderen Rahmi beye teşekkür ediyorum. Lütfen ellerinde böyle kıymetli fotoğraf bulunduran hemşerilerim onları bizimle paylaşın. Bölece geçmişle köyümüzle daha çok ve daha iyi bağ kuracağız. selamlar........

Soner Özen

Nazmiye Subaşı

Rahmi Abiye Çok Teşekkür

Nazmiye Subaşı - 29 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar

EN SON RESMİ GÖNDEREN RAHMİ ABİYE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM ÇOK GÜZEL BİR RESİM ÇOK DUYGULANDIM GENE BÖYLE RESİMLER VARSA BEKLİYPRUZ

Uygur Gümüş

Köyümün resimlerine bakmak

Uygur Gümüş - 29 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar

merhaba. Köyümün resimlerine bakmak çok güzel lütfen elinde resim olanlar köye gidip resim çekenler yeni resim bekliyoruz...

Muazzez Altıntaş

Insani Kalmayan

Muazzez Altıntaş - 24 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar
insanı kalmayan köye okul cami neylesin . köy yeniden dolacakmı ondan haber verin. köyde çocuğu olan ailelerde okumak için ilçeye gönderiyorsa okul kimin için yaptırılsın. yeniden yıkılması içinmi biz oturup köyümüzün insanlardan yoksun viran kalan haline üzülelim.
Süleyman Taban

Merhabalar Oncelikle

Süleyman Taban - 23 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar
MERHABALAR ÖNCELİKLE ERHAN KARDEŞİMİ BU DUYARLILIĞINDAN DOLAYI KUTLUYORUM. AMA BENCE SADECE MUHTARLA KÖYLÜYLE OLACAK ŞEYLER DEĞİL HADİ ONLAR DUYARSIZ KALMIŞLAR AMA BİZ YENİ NESİL NE YAPIYORUZ ASLIN DA HATANIN BÜYÜĞÜ BİZDE BENCE OLAYLARI GÖRDÜĞÜMÜZ HALDE TEPKİSİZ VE DUYARSIZ OLUYORUZ. BENCE KÖYÜ SEVMEK SADECE GİTMEKLE OLMAZ BİRAZDA SORUNLARINI ERHAN KARDEŞİM GİBİ DİLE GETİRMEKLE OLUR.
Yasemin Dülger

Merhaba Erhan

Yasemin Dülger - 22 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar
merhaba erhan abi.çok güzel bir konuya değinmişsin.benim bie fikrim bu konuda.bir hesap numarası açalım ve herkes elinden geldiği kadar destek olsun.okul ve cami için.ben küçükken hep yolların düzelmesi için dua ederdim elimdende birşey gelmezdi zaten duadan başka.babam o köy yolunda çok yıprandı ve köy halkıda öğle tabi köy ve şavşat arasındaki yol marstan daha uzak gelirdi.şimdi en azından biz birşeyler yapalım herkes elinden gelen desteği verirse gelecek nesillere biraz katkımız olur en azından.şener abim ve erhan abim bu işi organize ederseniz çok sevinirim.sevgilerimle yasemin
Turgay Dursun

Yahu Daha

Turgay Dursun - 21 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar
yahu daha gelmedinizmi köyden ne sesiniz , ne soluğunuz çıkıyor biraz canlanın köylülerimle görüşmek istiyorum . ben köyümü özledim ağ gölü,kara gölü özledim zulal punğardan soğuk su içmeyi özledim ziyaretlerin tepesinden köyü seyretmeyi özledim,inanırmısınız dumanlı havayı bile özledim yağmur yağarken saca vurmasını özledim,tukurzeneyi,mehsali özledim kısaca ben köyümün herşeyini özledim bütün köylülerime sevgi va saygılarımı gönderiyorum 21/08/2006 turgay dursun
Erhan Altun

Sevgili Emmoglum

Erhan Altun - 18 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar

Sevgili emmoğlum,

Orda bir köy var uzakta,okulsuz ve ezansız olsada.Bence bacası yıkılmış okul ve anfisi olmadığı için ezan sesi duyulmayan köy tüm köylünün ayıbıdır.Uzakta veya yakında herkesin.Ama en çok bu ayıbın sahibi o köyün mahalli yönetimlerini sürdürenlerin ayıbıdır.Kimdir bu değerli kişiler,

-köyün muhtarı

-köyün azaları

Köylününde sırası bunlardan sonra geliyor tabi.Köylüde bu işlerin takipcisi olmalıydı elbette.

Okulu olmayan köyün ayıbı mı çoktur,Okulu yıkılıp tamir edilmeyen köyün ayıbı mı çoktur.

 

Turgay Dursun

Ben Mesamolladan

Turgay Dursun - 16 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar
ben meşamolladan rahmetli ormancı erdem dursunun oğluyum öncelikle bu siteyi kuranlara teşekür ediyorum . bizleri gurbet ellerde insanlarımızla görşmemizi sağladıkları için. bütün köylülerime burdan selam gönderiyorum . her yıl köye giderdim bu yıl gidemedim oraları çok özledim.köylülerim kendinize çok çok iyi bakın
Şener Altun

ORDA BİR KÖY VARDI UZAKTA...

Şener Altun - 15 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar
- Koğunda tarla beklenir, çayırında tırpan masatlanırdı. Yaylasında Pancarcı olur merasında korucu bulunurdu. Malına öküzüne çoban tutulurdu.Çocuklar tığ makinesi sesinde uyutulurdu.

- Orda Bir Köy vardı Uzakta...

- Yolunda öküz arabaları olurdu sıra sıra yanmış mazi gıcırtısı yankılanırdı ormanlarında. Başak başak ekin olurduda tarlalarında, yığın yığına karışırdı esen rüzgarla çayırlarında.

- Orda Bir Köy vardı Uzakta...

- Boy Boy çocuklar koco mentek mila oynardı düzlerinde. Diken düdüğü nağmelenirdi çoban elinde yamalarında Atlar kişner mandalar mangıldardı ahırlarında pinde gaganlayan tavuğ yanında

- Orda Bir Köy vardı Uzakta...

- Koyun kuşluğa gelir it çönkürür kedi çivlerdi de kuzu melemesi hoş gelirdi alaca yeşillikte baharla.

- Orda Bir Köy vardı Uzakta

- Camisinde ezan okunur Okulunda Bayrak dalgalanırdı...

- O ezandı bizi saflara çeken secdeye vardıran O Bayraktı bize aydın ufukları açan. ...
...
- Orda Bir Köy var uzakta

- O köy bizim di bizim kalacak ama

- Şimdi Okulu Bayraksız Camisi ezansız...

- KÜÇÜK GÜZEL KÖYÜMÜN KOCAMAN BÜYÜK AYIBI

- DEDELERİMİZ MEZARDAN KALKSA TÜKRÜĞÜNÜ ÇOK GÖRÜR YÜZÜMÜZE KÖYÜN ORTASINDA KOCAMAN BİR AYIP

- BİR KÖY BİR OKULUN ÇATISINI YAPAMAMIŞ Kİ BAYRAK DALGALANSIN VE BİR KÖY BİR ANFİ ALAMAMIŞKİ CAMİSİNDE EZAN OKUNSUN

- ORDA BİR KÖY VARDI UZAKTA...
Uğur Altun

Tatil Havası

Uğur Altun - 3 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar

sanırım bütün hemşerilerim tatil havasında şavşat.com a ilginin azaldığını gözlemliyorum...uzun zamandır katılım yok...Ama öyle tahmin ediyorumki bu sene köye gidenler çektikleri rsimleri en kısa zamanda bizle paylaşacaklardır..

Salim Yıldız

Artvin Yoresi

Salim Yıldız - 3 Ağustos 2006 - Genel Mesajlar
Artvin yöresi halk oyunları da genel olarak Türk Halk Oyunlarının özelliklerini taşımakla beraber diğerlerinden farklı kılan yöresel özellikleri taşıyor olmasıdır. Kültür bakımından geçiş bölgesinde bulunmasından dolayı çok değişik kültürlerden etkilenmiştir. Bazen Erzurum, Kars, Kafkas yörelerinden bazen Karadeniz yöresinden etkilenmiştir. Özellikle doğa koşullarının etkileri ve kurtuluş savaşı örneklerini içermektedir.

Oyunlar genelde asker uğurlama, nişan, düğün, sünnet, kurtuluş günleri, bayramlar ve diğer yöresel günler de meydanlarda ve kapalı alanlarda oynanmaktadır. Meydan gösterilerinde davul ve zurna ile oynandığı gibi kapalı alanlarda tar, akordeon, garmon, tulum, kaval, doli ile de oynanmaktadır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Artvin oyunlarında çeşitli etkilenmeler olduğu gibi genel de horon, nanay, bar, karşı beli türünde oyunlarında oynandığı görülmektedir. Oyunlar beraber oynandığı gibi sadece kızlar ve sadece erkeklerde oynanabilir. Komutlar tüm ekip tarafından verilir. Erkek oyunları çok sert ve hızlıdır. Kız oyunları ise yumuşak tatlı ve estetik özellikler taşır. Türkülü oyunlar oynanırken oynayanlar hep bir ağızdan türküyü söyleyerek oynamaya devam ederler.

Halk Oyunları: Atabarı; 1937 yılına kadar Artvin Barı ismi ile oynanan bu oyun 1937 yılındaki Balkan yarışmasında Dolma bahçe Sarayında atamızın huzurunda oynanmış ve atamızın ilgisini çekmiştir. Oyunu çok beğenen M. Kemal ATATÜRK kalkıp ekiple beraber bu oyunu oynamıştır. Bunun üzerine Artvin Valisi oyunun isminin Ata barı olarak değiştirilmesini istemiştir. Ve oy birliği ile oyunun ismi Ata barı olarak değiştirilmiştir. Erkek ve kızlar aynı anda oynadığı gibi ayrı ayrı oynandığı da görülmüştür. Şavşat Barı: adından da belli olacağı gibi Şavşat ilçesinde oynanmaya başlamıştır. Erzurum dolaylarından esinlenerek ortaya çıkan bu oyun Şavşat’a özgü türküler eşliğinde oynanır. Mertlik ve yiğitlik bu oyunda tatlı sert figürler ile gösterilir. Erkekler ve bayanlar aynı anda oynarlar. Oyunun bulgusu ise, çok eski tarihlere dayalı bir aşk öyküsüdür. İki genç arasında büyük bir aşk başlar. Bu karasevdayı bilmeyen kalmaz. Birçok insan, bu gençler için nağmeler yapıp türküler söylerler. Artık kızı istemenin zamanı gelmiştir. Genç oğlan, kızı istetir; ancak, kız babasının kesin razılığı olmaz. Herşeye rağmen geri çevirir. Kızını bir başkasına (Beşik kertmesi) sözlemiştir. Bahar ayları gelince köylerden, yaylalardan göç başlar. Bu göçler halk arasında büyük eğlencelerle tertiplenir, bunlarda yer yer isimlendirilir. Bu mevkideki ismi ise (Vargoda) yayık yaylamak, yayla zamanı eğlenceleri olarak bilinir. İşte bu tarihlerde, genç oğlan, sevdiği kızın verileceği genci vurur ve köyden kaçar. Köy halkının yaylaya çıkmasını bekler ve o gün gelir. Köy halkı, binbir eğlence masallarıyla göçe koyulur. Uzunca bir yol aldıktan sonra, ilk konaklıyacakları mevkiye gelirler. O düzlüğün, yani mevkinin ismi (Vaket)’tir. Vaket’e gelirler. Genç oğlan, sevdiği kızında orada olacağını bildiğinden, bunu takip eder. Köy halkı burada eğlenmeye başlar. Davul, zurnalar çalınır, türküler söylenir, oynanır, koçlar kesilir, kebaplar vurulur, yiyilip içilir. Genç oğlan, halkın arasına gelir, uzaktan sevdiği kızı gözler, kızda sevdiğini görür ama, bir türlü yaklaşamazlar. Bakışıp hasret giderirler. O arada genç kız, birde ne görsün, karşıdan iki jandarma geliyor, sevdiğini götürecekleri genç kızın içine doğuyor. Genç kız, acılar ve üzüntüler içerisinde ağlayarak jandarmanın görünmesiyle ağıt yakarak bu türküyü söylüyor ve ağlıyor

Deli Horom: Artvin’in her yerinde oynanan bu oyun Kurtuluş mücadelesini simgeler. Bir rivayete göre oynandığı yerde yedi yıl ot bitmediği söylenir. Oynandığı yörelere göre farklılıklar gösterebilir. Hızlı ve yavaş hareketlerin bir arada bulunduğu bu oyun da kızlar ve erkekler ayrı ayrı oynar. Kız horonu , Hemşin horonu , Coşkun Çoruh , Adi horon oyunun farklılıklarına göre aldığı diğer isimlerdir. Oynandığı yer ve oyun farklılıklarına göre bu değişik isimleri alır. Deli horon, halka yapısı içinde oynanan, Artvin’in temel oyunlarından biridir. Horona "Deli" ön adının takılması, oyunun "deli dolu" diye tabir edilen biçimde oynanmasından kaynaklanmaktadır. Figürlerin birçok bölümü gerginlik, sertlik ve gerilim içerisinde canlı olarak yapılması, oyuna bu niteliği kazandırmaktadır. Oyunda coşkuyu sağlamak için, atılan uzun nağaralar (Kıcına) esastır. Komut, veren tarafından her figürü belirleyen yöresel tabirlerle (Yöresel sözlerle) anında verilir.Örneğin : Başla, başla-işle, işle kollar üste, Kollar siya-kındır oyna, Dura dura-Kollar çabuk-Gel oguna diza-Vuur orta topuk gibi belli komutlarla oyun yönetilir. Oyunu oynayanlar, belli bir sayı ile sınırlanamaz; genellikle açık hava ve harman gibi yerlerde oynanır. Oyunun kaynakçası hakkında ve hazırlanışı, oynanışı, hareketliliği yörede birlik, beraberlik ve dayanışma sembolü olduğuna, kararlılık ve güçlük ifadesini belirttiği yolunda ortak düşünceye varılmıştır.

Kapani: Kadınlar tarafından oturak havası olarak adlandırılan bu oyun , kapani köyüne gelen mahalli sanatçıların türküsünü ve oyununu yaptıkları oyun olarak hatırlanır.

Cilvelo: bir nanay türü olmakla beraber genelde tarlada çalışan kadınların iş esnasında yaptığı hareketlerden esinlenmiştir. Artvin , Borçka , Murgul , Şavşat ve Yusufeli civarlarında oynandığı gözlemlenir. Kız ve erkek arasındaki sevgiyi ve aşkı konu alır. Sadece kızlar tarafından oynanır .Ama genç çiftler arasında atışma biçiminde oynadığı görülmektedir.

Kobak: Yusufeli yöresine aittir. Kobak köyünden çıktığına inanıldığı için bu isim verilmiştir. Yörede saatlerce oynanan oyunlardan birisidir. Tüm köy halkı düğün veya kutlama esnasında oynar. Figürleri değişik ve ilginç olup bazı figürlerde erkeklerin kızlara caka satmak için yaptığı hareketler görülür. Türkünün gidişine bağlı olarak hızlı ve yavaş figürleri sıra ile oynanır. Kobak oyunu, belli başlı komutlarla, Topal, topa-İşle, işle-üç vur sağa, üçte sola çek kürek çekha vurdu kobak gibi terimlerle kendine özgü bir oyundur. Oyun, halk arasında sıkça olarak genelde erkekler tarafından oynanır; kız-erkek karmada oynanabilir. Daha çok düğünlerde harmanda oynanır Coşkun Çoruh: yörede, bahar aylarında kar sularının erimesi, yağmurun yağması ile çeşitli dere ve ırmakların Çoruh nehrine dökülmesi sonucu azgın bir hale gelen nehir, bölge halkımıza çoğu zaman mal ve can kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle oyun, Çoruh’u konu alarak, yaz ayları durgunluğu ile bahar aylarındaki azgın anlarını sergilemektedir. Oyun kapalı halka içerisinde ağır olarak başlar; hareketler anında hızlanarak devam ettirilir. Oldukça sert oynanan bir oyundur. Ağır bölümleri ezgi ile oynanır. Hızlı bölümleri ise sadece ritim eşliğinde oynanır. Oyun, yalnız erkekler tarafında oynanır. Oyun anonim olup ilk kuran kişi hakkında kesin bulgu yoktur. Oyunun başlangıç ve bitişi, düz çizgi olup, halka yapısı içinde oynanır. Belli sayı sınırı yok; ancak, çok kalabalık sayılarla,oyun, hızlı olması yüzünden oynanmaz. Oyun, herhangi bir düzenlemeyle şekillendirilmemiş, geleneksel formu içerisinde oynanır.(bilindiği üzere Çoruh nehri suları hiç bir zaman berrak değildir bunun sebebi Çoruh nehrinin dünyanın en hızlı akan ikinci nehri olmasıdır.)Figürlerinde çoruh nehri sularının çalkalanmasını ve akışını sembolize eder. Çok hızlı ve sert oynandığı görülür.

Döney: düz oyun türlerinden birisidir. Döne isminde bir kızın yavuklusuna karşı olan duygularını sembolize eder. Genelde horon ve bar türü figürlerden oluşur. Döne oyunu, bir genç kızın elinde aynası ile yüzüne bakarak kaşlını, gözünü, saçlarını düzeltmesi ile ve oyun içerisinde de görüldüğü gibi her yöne dönüşü ile, genç kızın kendi kendini süslemesi ile, haz duyarak kuruntu içerisinde oynanan bir oyundur.

Oyun, tek sıra bağımlı sağ yöne çizilen yay üzerinde oynanır. Oyunun içerisinde yer alan döne "Dönüş" figürlerinde döne ismini alır. Öne çift sol,çift sağ ayak çıkararak sola ve sağa çift sağ ayak çekerek yine öne ve yana el çırparak, dört yönlü dönerek, öne çöküş yaparak belli sırayla oynanır. Oyun komutları "hop" diye verilir. Oyun, beğenme,beğenilme temalarını işleyip sadece kadınlar , genç kızlar tarafından oynanır. Belli bir sayı sınırı olmayıp oyunu ilk kuran kişi kesin belli olmayıp anonimleşmiş bir oyundur.

Ondört (Dosni çorç):Ayrı ayrı oynandığı gibi karışık oynandığı da görülmektedir. Bir horon türüdür. Adının oyunun 14 figürden oluştuğundan dolayı geldiği söylenir.

Daldalan: adı iki kelimeden oluşmaktadır. Dal omuz anlamına gelmektedir Dalan ise dönmek fiili ile aynı anlama gelmektedir. Adından da anlaşılacağı gibi Daldalan omuzlardan tutarak oynanan bir oyundur.

Kız Horonu: horonların içinde en yumuşak ve az figürlü olanı olduğu için kızlar tarafından oynanır. Bilinen bir çok türküsü vardır.

Atom (Hemşin) Horonu: esas ismi Sık saray olan bu oyun en seri horonlardan birisidir. Adının bu şekilde anılması ise Manisa festivalinde oynayan bir Artvin mahalli ekibinin bu oyunu oynarken çok hızlı ve sert oynamalarından dolayı en belirgin figürü olan zıplayıp düşme figürü esnasında sahnenin çökmesi ile meydana gelen konuşmalardan dolayıdır. Oyunu izleyenler "oyun değil sanki atom bombası" şeklinde konuşmuşlardır. Bunun üzerine oyunun ismi atom diye anılmaya başlamıştır. Genelde Hopa ve Borçka yörelerinde oynanmaktadır.

Teşi(Kedi Oyunu): Bir orta oyunudur. Yüz ve mimik hareketleri ile figürler birleştirilerek yapılır. Artvin ve civarında, genelde iç kesimlerde, toplu iş gücüne dayalı birlikte yapılan çalışmalara "Meci-İmece" adıyla toplanırlar. Yöre halkı kış gecelerinin boş geçmesi, gece eğlenceleri yapılması amacıyla, yün eğirme, mısır ayıklama, tütün doğrama gibi bazı işlerini kış gecelerinde, komşuları davet ederek hem çalışır; hem de gece eğlenceleri düzenlerler. Bunlar maniler, bilmeceler,karşılıklı atma türküler ve orta oyunları gibi eğlencelerden oluşur.

Teşi ise yün eğirmeye yarayan aracın ismidir. Teşi, ağarşak ve iğden oluşan, ağaç bir araçtır. Bu araçla, yünden iplik yapılmasını canlandıran yün eğirmeyi temsil eden bir oyundur. Oyun oynanırken ayak, el figürleri ile adeta yün eğiriyormuş gibi gerçek figürlerle gösterilir.Oyun figürleri, estetik yönden ağırlık taşır.; ayak üzerinde esneyerek yürünür ve elde teşi ile yün eğrilir. Teşi oyunu, kadınlar tarafından oynanır. Belli bir sayı sınırlaması olmayı genellikle bağımsız ferdi olarak oynanır.

Mendo Barı: Evlenen bir kızın evinden ayrılırken erkekler tarafından birlik beraberlik ve sevgi için oynadığı oyundur. Araştırmalara göre "Mendo", bir erkek ismidir. Aynı kişinin, oyunu, kendisinin uyarladığı bilinmektedir. Kişinin, haz duyarak oynadığı söylenmektedir. Oyun ağır hareketlerle başlar; birden hızlanan bir tempo ile devam eder. Oyun içerisinde çok yönlü dönüşler olup, tek sıra bağımlı ve sağ yöne çizilen yay üzerinde oynanır. Oyunun içindeki üçleme figürleri, diğer oyunların bir çoğunda görülen tipik figürlerinden biridir. Yürüyerek ayak çekme, üçleme, çöküş gibi figürlerin belli bir sırayı takip ederek, yavaş ve hızlı bir şekilde oynanmasından oluşur. Oyun, kişinin adını konu alan bir oyundur. Oyun, kızlı-erkekli veya yalnız erkekler tarafından da oynanır. Oyun kişinin kendini gösterme amacı ile daha çok düğünlerde oynanır.

Acara(Acem)Horunu: Artvin ve çevresinde Acara horonu çeşitli isimler altında oynansa bile, oyunun Gürcü Türkleri tarafından ilk olarak oynandığı köyün ismi, Acara köyüdür.

Bölgede yaşayan gürcüler tarafından, Artvin halk oyunlarıyla pekiştirerek, değişik figürlerle çok eskiye dayanan, Gürcistan Türkleriyle ortak yaşam biçimini, kültürleriyle birleştirerek daha çok çete savaşlarını konu alan bir oyundur.

Oyuna, Orta Batum denilmesinin sebebi, Acara köyü ve yakınlarındaki mevkilere o zamanlar Batum, Orta Batum, Hopa, Orta Hopa gibi sınıflandırılmalardan kaynaklanmıştır. Acara Horonu, yöremizde yaşayan halk çetelerinin zaferlerini simgeleyen ve günün şartlarını dile getiren, figürlere döken kesin bulgularla oynanan oyundur. Acara oyunu, yaklaşık ellisekiz değişik figürden meydana gelir. Ancak, oyunun teması, otuzaltı veya yirmiüç figürüylede sergilenir. Kendine özgü çalgısı, davul, garmodur. Oyunun içindeki komutlarsa Gürcice olarak (Erti, Ori, Sami) gibi yani bir, iki, üç anlamında verilir. Oyunu kuran kişi bilinmemekte olup, oyun bir savaş oyunudur. Belli bir sayı sınırı yoktur. Oyunun ağırlık bölümü, erkekler tarafından oynanır. Kızların belli bölümlerde katılımıyla yardımlaşma örneği sergilenir. Oyunda ağırlık olarak, vurgulu çalgılar kullanılır. Ezgi bölümleri,ayrıca yer alır. Oyun 136 çizgi, daire, forumları içerisinde oynanır.

Ahçik Barı: Ahçik barı, atabarı oyununu andırır. Farklı olarak figürlerin sağa ve sola yapılarak vuruşları vardır. Tek sıra bağımlı, sağ yönden çizilen yay üzerinde oynanır.

Ahçik barı, bir çok oyunda olduğu gibi yine düğün, bayram ve eğlencelerde yalnız kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Oyunun geleneksel tavrı yarım daire biçiminde sağ yay üzerinde oynanan düzenlemeler, oyunun geleneksel tavrı içerisinde yapılmıştır. içerisinde yapılmış olup değişiklikler söz konusu değildir.

Koçeri: Kars ve Erzurum yöresinden esinlenen bir oyundur. Kızlar ve erkekler tarafından ayrı ayrı oynanır. Aşk ve hasret konularını sembolize eder. Koçeri, adını bir erkek isminden almıştır. Bu kişi , çok gezen, çok dolanan, yerinde durmayan bir kişidir. Hâlende günümüzde çok gezenlere derler ki tabiri caize "Koçeri misin, ne gezip duruyorsun?" Bölgede, genç kızların bir kahramana olan duygu ve çağrısını dile getirir bir oyundur. Genç kızların bir koçeriye vurulmasıyla onun gördükleri zaman beğenilmek maksadıyla oynadıkları bir oyundur. Oyun oynanırken bu kahramanı da şöyle davet ederler. "Oy ninni koçeri, sallanda gel içeri" diye oynanıp söylenerek, mısralarla kahramanı davet ederler.

Düz Horon,Vazriya,Varagela: Üç isim altında toplanan bu oyun, yörede değişik isimlerle oynanmasına rağmen, aynı karakteri taşıyan bir oyundur.Düz horon, genellikle düğünlerde kız ve erkek tarafından birleşerek, dostluklarının sembolü olarak, çoğunlukla yüz açımı törenlerinde oynanan bir tür oyundur.

Düz horon, halka yapısı biçiminde oynanan temel oyunlardan olup, hareketli, estetik, oldukça canlı bir oyundur. Oyuna düz horon denmesinin (Bazı yerlerde adi horonda) iki neden olabileceği kanısındayız. Birincisi, genellikle düz horon , düz bir alanda (Harman) da oynanmasından benzetilmiştir. İkincisi ise, Çoruh nehrinin durgun anlarını sembolize etmiş olması, oyuna, zaman zamanda durgun Çoruh’ta söylenir. Oyunun başlangıcından bitişine kadar, belli bir tempo ve coşku ile oynanması, uzun nağraları ile oldukça estetik bir yapıya sahiptir. Oyun, belli bir sayı ile sınırlanamaz. Yörede en çok oynanan bir oyundur ve en kalabalık kitlenin katılımıyla, büyük bir coşkuyla oynanır. Oyun, çeşitli isimler altında tek karakterde oynanan oyundur.

Uzundere: Uzundere, yörede, gelinin (Puhaça) yoğururken genç kız ve kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Uzun dere "İnce dere" , yörede bir yer ismidir. Oyun. İçerisinde anlatımı bu yörede daha çok yapıldığı için, ismini bu bölgeden almıştır. Uzun dere oyununu oynayan oyuncuların ellerinde buğday, arpa daneleri, oyunla birlikte gelinin başına serpiştirilir. İnanışa göre gelinin rızıklı, bereketli olması inancı ile temsil edilir.

Gelin, hamur yoğururken teknenin içine lira veya bozuk para atılır. Bu da aynı anlam içerisinde, gelinin, bolluk bereketlilik getirme inancını simgeler. Hamur pişirildikten sonra etrafındakilerce yenmesi için parça parça kırılıp dağıtılır. Ekmeğin içindeki para kime çıkarsa, uğurlu sayıldığından saklanır. Ekmeğin içinde para çıkan kişi genç kız veya erkekse, bu parayı gece yastığının altına koyup yattığı zaman, kendi kısmetini görürmüş diye inanılır. Oyun, düğünlerde yüz açımı töreninden sonra damat evinde, puğaça yoğrulup, gelinin bereketli olması dileğiyle oynanan , belli sayı sınırı olmayıp genç kız ve kadınlar tarafından oynanır. Oyun ferdi hareketlerle oynanır. Oyunu kuran kişi çok eski bulgulara dayalı olup gerçek kaynağı bilinmektedir.

Murgul Basması: Pek ortaya çıkmamış yeni oyunlardandır.İsmini Murğul’ dan almıştır. Fakat Murgul köylerinden ziyade yine Yusufeli nin köylerinde bu oyun daha çok oynanır. Başlangıcı ve figürleri ile düz horonu andırır. Fakat müzik tamamen değişiktir. Enstrüman tulumdur. Hareketli ve daire şeklinde oynanır. Hem kızlar hem de erkekler oynar. Karışık oynanmaz. Erkeklerin oynadığı Murgul basması daha hareketli ve figürleri biraz daha değişiktir. Komutlar gel başla, vur çık.

NOT:ALINTIDIR

livanem08@gmail.com
Salim Yıldız

Sener Emi

Salim Yıldız - 22 Temmuz 2006 - Genel Mesajlar
Şener emi nerdasın özlatma kendın bela olmiyer bak... Sen olmadın mi tadi çıxmiyer bu sitenın...Arada bir karala bişeylar be... eminim benim kadar bütün site bekliyodur senin incilerini...
Halis Subaşı

Arkadaslar Bugun

Halis Subaşı - 4 Temmuz 2006 - Genel Mesajlar
Arkadaşlar bugün biraz başka köylere baktım .gerçekten de en aktif köy bizim köy bundanda tabiiki gurur duydum. Sadece aile resimlerini değilde köyümüze ait güzel manzara resimleri koyarsak çok daha iyi olur .Kalın sağlıcakla
Uğur Altun

Emeği geçenlere çok teşşekkür

Uğur Altun - 2 Temmuz 2006 - Genel Mesajlar

02.07.2006 tarihinde kocaeli/derince livaneliler derrneğinin düzenlediği pancarcıda emeği geçenlere çok teşşekkür ediyorum ve bu organizasyonun devamını diliyorum..gelemeyenler çatlasın çok güzeldi kırıldık oynamağtan davul zurna ile coştu gönüller...eş dost hep bi arada ..daha nice pancarcılara...beni çağırmamazlık etmeyin emi... :)

Ahmet Yıldız

Sen Bizim

Ahmet Yıldız - 2 Temmuz 2006 - Genel Mesajlar

SEN BİZİM DAĞLARI BİLMEZSİN GÜLÜM
HELE MOR ÇİÇEKLER AÇILSIN DA GÖR
HER YANI BAYRAM HER YANI DÜĞÜN
HELE YAYLALARA ÇIKILSINDA GÖR.
AHMET YILDIZ-COLOTTAN

Ahmet Yıldız

Verhunal özlemi

Ahmet Yıldız - 2 Temmuz 2006 - Genel Mesajlar
Site ye güzel ve süslü sözler yazma ile Verhunal özlemi bitmiyor.Bu özlem ancak gelip görmek  gezmek ile biter. Bu sene gene bütün köyler gurbetteki insanların dönmesi ile cıvıl cıvıl kaynar iken bizim köy  yine sakin. Haydi Verhunallılar bu yıl imkanlarınızı biraz zorlayın ve gelin.
BEKLİYORUZ
AHMET YILDIZ-
Görüntülenen : 20 - Toplam : 229

Verxunal Üye Listesi

A

C

D

E

F

G

İ

K

L

M

N

O

Ö

T

V

Y

Z

Şavşat ve Köyleri