Şavşat ve Kültür-Sanat Öyküler

Beynimize Kazılmış Öyküler!...

Necdet Topal

Daima merak etmişimdir, şu bizim insanlarımız taştan, bayırdan, sonu olmayan çileden başka bir şeyin olmadığı sadece hava ve sudan (köyümüzde hala doğru dürüst su da yok ya) ibaret bu topraklara neden bu kadar sevdalı. Bu nasıl sevgi ki ukadın bayırlarında ayaklarımızdaki kara lastiklerin derimizi soyup (şulup) çıkarmasını özlüyoruz. Büyüklerimizle beraber dere yollarında on yedi eski liraya çalışırken bir saatlik yolu eniş yokuş demeden nasıl zevkle koşarak gider gelirdik. Çobanlık yaparken kaçan hayvanları çevirmek için topuğumuzdan çıkan terleri mi özlüyoruz. Şavşat sitesinde yazılanlara bakıldığında sanki bu çileler özleniyomuş gibi bir izlenim oluşuyor. Belki bende öyle sanıyorum. Memleketimizin suları, bayırları, çocukluk hatıraları elbette burnumuzda tütüyor. Ama sevgili kardeşim İsmet Acı öyküsünde belirttiği gibi asıl özlediğimiz beynimizde kazınan samimi dostluklar gösterişisiz yarenlikler ruh kökümüze mayalanmış insanlık duygularıdır. Asıl bunları özlüyoruz. Şehirlerin yaban köşelerinde yeni dostluklar zaman alıyor. Yüzeysel kalıyor, eski dostluklar da hızla uzaklaşıyor. Bir yerinden yakalayıp geri getirmek gerekiyor. Bir sene içinde kaybettiğimiz arkadaş-komşularımıza baktığımızda yalan dünyada hoş bir seda bırkmanın, silaı rahim ve ziyaretleşmenin önemini daha iyi kavrıyoruz. Tabii bayramlarında. Arkadaşım İsmet’in öyküsünü okuyunca, "İşte Bu" dedim, bizim özlediğimiz !......

Bu İçerik 179 Kez Görüntülendi

Kültür Öyküler Üye Listesi